Hulusi Akar’ın 14 Temmuz’u

Böyle bir gün yok aslında.

Tarih ve takvimler, onu çoktan bir sonraki güne devretti.

Tıpkı 16 Temmuz’un hiç doğmadığı gibi…

15 Temmuz günler öncesinden başladı ve günlerce devam etti.

Türk tarihinin en uzun günlerinden biri…

Ki hala devam ediyor.

Bir asır gibi…

****

Hulusi Akar’ın 15 Temmuz’u da günler öncesinden başlamıştı.

Bu yazı dizisine bakarsanız belki yıllar evvelinden…

Ama ben bu bölümde en azından bir gün öncesinden başlatacağım sadece.

Ki daha önce hem bu dizide hem de başka yazılarda bahsetmiştim: Hulusi Akar, Hakan Fidan ve Zekai Aksakallı için 15 Temmuz, 14 Temmuz’da başlamıştı.

Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın kursiyer mezuniyet töreni 15’inden 14’üne alınmış ve bu üçlü orada bir araya gelmişti. Halbu ki MİT Müsteşarı‘nın bu törene katılması da anlamsızdı. Ne böyle bir teamül vardı ne böyle bir gereklilik…

Program değişikliği de teamüllere aykırıydı. Mezuniyet törenleri şimdiye kadar hep Cuma günleri olmuştu.

Nedense o gün için şartlar alabildiğine zorlanıyor, teamüller çiğneniyor, tuhaf birliktelikler oluyor ve üst üste soru işaretleri yığılıyordu.

Üstelik 15 Temmuz Cuma günü Genelkurmay Başkanı Akar’ın programı boştu. Bir tek Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak’la bir görüşmesi vardı, ki başka bir güne alınabilirdi. 

Akşam mesaiden sonra da Cumartesi günkü bir program için İstanbul’a gidecekti. Bu da törenin gününü erteletmek için yeterli bir sebep değildi.

Fakat yine de değiştirildi.

Aynı gün yapılacak paraşütle atlama töreni de “hava muhalefeti” gerekçesiyle Pazartesi gününe alındı.

Böylece 15 Temmuz Cuma günü tamamen boşaltıldı.

Mezuniyet töreninden sonra Hulusi Akar ile Hakan Fidan, protokole aykırı bir şekilde saatlerce baş başa oturdu. Kafa kafaya verip bir şeyler konuştular. O kadar ki, çay servisine bile izin vermediler. Yanlarına kimseyi yaklaştırmadılar.

Saatler gece yarısını geçerken Akar kışladan ayrıldı. Bu sefer de Fidan ile Zekai Aksakallı aşağıya indi ve karanlıkta 1 saat kol kola yürüyüş yaptılar. Elbette o 1 saat boyunca hararetle bir şeyler konuştular.

Yanlarında kimse yoktu.

****

Hulusi Akar’ın o dönemki Emir Subayı Levent Türkkan, 24 Aralık 2018 tarihli duruşmada yaptığı savunmada, o günü şöyle anlatıyor: “Normalde 15 Temmuz günü akşama doğru İstanbul’a gitmemiz gerekiyordu. Haftalar öncesinden program öyle yapılmıştı. Ertesi gün, yani 16 Temmuz günü İstanbul’da gemi indirme töreni vardı. Bu törene Başbakan da katılacaktı. Hulusi Akar, eğer çok kritik bir durum varsa, İstanbul’a bir gün önceden giderdi. Komutan’ın orada bazı özel görüşmeleri veya programı olurdu. Onun için bu program da başta böyle planlandı. Komutan böyle emretmişti. Biz valizlerimiz dahil her şeyimizi evden getirdik ve uçağa gönderdik. Çünkü biz 15 Temmuz akşamı İstanbul’dayız diye biliyoruz. Ne zamana kadar? 15 Temmuz sabahına kadar. Ama o gün mesaiye gelip de ilginç bir şekilde Komutan’ın o gün değil de 16 Temmuz sabahı gideceğimizi emrettiğini öğrenince şaşırmıştım. Ama dedim herhalde Ankara’da bir programı var. Bu daha önce hiç yaşanmamış bir şeydi. Böyle çok İstanbul’a gittik ama hep bir gün öncesinden planlayarak gittik. 2016 yılında da İstanbul’a defalarca gittik. Hafta sonuna denk geldiği günlerde bir kaç gün önceden bile gittik. Hulusi Akar programı böyle beklenmedik bir şekilde değiştirince ben şaşırdım ama çok da anlamlandıramamıştım o an için. Şimdi dönüp bakınca aslında ne için böyle yaptığını anlayabiliyorum.”

****

Hulusi Akar mahkemeye gelip de silah arkadaşları ile yüzleşemediği için şimdilik sadece Türkkan’ın ifadeleri ile yetineceğiz.

Çünkü bunun aksini gösteren bilgi yok elimizde.

Türkkan’ın bu sözlerinde altı çizilmesi gereken bir kaç nokta var.

Bir; İstanbul programında değişikliğin daha önce hiç yaşanmadığını söylüyor. Yani bu bir ilk.

İki; Bu karar 15 Temmuz sabahında bildiriliyor.

Üç; Niye böyle bir değişikliğe gidildiği açıklanmıyor. Emir subayı da çok şaşırıyor ve bir anlam veremiyor.

Dört; Demek ki İstanbul’a gidiş programı, ÖKK’daki mezuniyet töreninin Cuma’dan Perşembe’ye alınmasını gerektirecek bir durum da değilmiş. Çünkü rahatlıkla iptal edilebiliyormuş.

****

Devam edelim, 14 Temmuz’a… 

Levent Türkkan, mahkeme huzurundaki ifadesinde, Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndaki törenle ilgili gariplikleri sıralamaya şöyle devam ediyor: “Tören bitiminde Hulusi Akar bir konuşma yaptı. Komutan’ın bu tarz törenlerde konuşması alışıldık bir durum ama konuşması her zamanki konuşmasına nazaran oldukça garipti. O zaman için anlam verememiştim. Bugün baktığımda ise 15 Temmuz’da Özel Kuvvetler’in, özellikle yeni mezunların düşürüldüğü durumu görünce bunun bir tesadüften öte olduğunu anlıyorum. Yani Özel Kuvvetler’in emirleri mutlak itaat ile, sorgulamadan, çok gizli görevler alabileceğinden bahsediyordu.”

Sanırım bu sözler hepinize dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın 15 Temmuz günü öğle saatlerinde katıldığı Yalova Hava Harp Okulu kampındaki sözlerini hatırlatmıştır. Ne demişti Ünal: “Çocukları öğleden sonra fazla yormayın. Zaten akşama çok yorulacaklar.”

****

Levent Türkkan devam ediyor: “Tören ve akabinde kokteyl bitti, misafirler ayrıldı. Normalde Hulusi Akar’ın programı çok yoğun olduğu için bu tarz törenlerin sonrasında programdan ayrılır ama bu sefer ayrılmadı. Bir süre Hulusi Akar, Yaşar Güler, Hakan Fidan ve Zekai Aksakallı Özel Kuvvetler piknik alanında oturdular, konuştular. Sonra Yaşar Güler ayrıldı. Zekai Aksakallı da Komutan ve Hakan Fidan’ın yanından ayrılarak yaklaşık 50 metre mesafede yan tarafta bekledi. Daha sonra yaklaşık akşam saat 22 ile gece 03.00 saatleri arasında Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan baş başa görüştüler. Bu şekilde baş başa ve sabaha, gece yarılarına kadar görüşme ise oldukça garipti. O zaman da garipsemiştim. Sayın başkan bu hususu yani garipliği anlatabilmek için müsaadenizle çok kısa açıklayıcı bilgi de vereyim. Zira burada yapılan duruşmaların birisinde, ‘Devletin genelkurmay başkanı, MİT müsteşarı ile görüşür, bunda garipsenecek ne var?’ tarzında bir rivayette bulunmuştunuz. Aslında hiç de düşündüğünüz gibi değil Sayın Başkanım. Bu şekilde bir törenin arkasından görüşme, aradaki protokol ile ilgili prosedürleri de düşündüğünüzde teamüllere aykırıdır. Alıştığımız bir görüşme tarzı değildir ve gariptir. Hayatın olağan akışına tamamen aykırıdır. Hele ki diğer herkesin gitmesi, onların ise baş başa görüşmesi daha gariptir. Üstüne üstelik gece 3’e kadar baş başa görüşmelerin devam etmesi daha da gariptir. Bunu protokol kuralları, devlet büyükleri arasındaki ilişkiler ve görüşme usullerini az buçuk bilen herkes son derece anormal karşılar. Bir de 15 Temmuz’da yaşananları dikkate alırsak ve bu iki devlet adamının ve ev sahibi Zekai Aksakallı’nın süreçteki rollerini dikkate alacak olursak, bunu basit bir tesadüf, olağan dışı ama normal bir görüşme gibi değerlendirmek saflık olur. Sayın Başkan, ben 2011 yılından beri Genelkurmay Başkanlığı emir subaylığındayım ve 2011-2015 yılları arasında da Orgeneral Necdet Özel ile çalıştım. 2015 Ağustos’undan sonra da Hulusi Akar ile çalıştım. Bu Necdet Özel ile çalıştığım 4 yıllık süre zarfında, Necdet Özel Paşa’nın MİT Müsteşarı veya başka bir devlet erkanı ile böyle bir görüşmesi olmamıştır. Hatta bırakın sivil devlet erkanını, böyle gece 3’lere kadar askeri erkan ile de olmamıştır. Yani vaki değildir. Normalde perşembe günü devlet görüşme günüdür. Necdet Özel rutin olarak Hakan Fidan’ı makamında kabul eder, ortalama 1 saat görüşürdü. 1 saati geçen görüşmesi, çok özel durumlar hariç, yoktur diyebilirim. Bunun haricinde, değişik ortamlarda devlet protokolü içindeki karşılaşmalar ,merhabalar dışında MİT Müsteşarı ile görüşmesi hiç olmamıştır. Bir örneği yoktur. Hulusi Akar ise tam aksine ve aslına bakarsanız devlet protokolü ile hiç de bağdaşmayacak şekilde sivil, özel, resmî, askeri ve bir çok ortamda sık sık görüşürdü. Fakat Hulusi Akar’ın, Hakan Fidan ile bu görüşmesi, diğerlerinden de çok çok farklıydı. Öyle ki yanlarına kimseyi yaklaştırmadılar. Çay servisi dahi yapılmadı. Ben de gecenin ilerleyen saatlerinde, ‘Komutanım çay veya bir sıcak çorba emreder misiniz?’ dediğimde, bana yani zaten kızıyordu ama çok farklı bir şekilde kızdı ve uzaklaştırdı ve normal görüşmelere devam ettiler. Bu olaya Zekai Aksakallı Paşa da şahitti, çünkü o gönderdi beni, yani ev sahibi olduğu için, yani git mutlaka bir şey isterler bir şey verelim diye. Görüşme bittikten sonra da gece 3 civarı Hulusi Akar’ı konutuna bıraktık. Buna şu anda kullanmış olduğu şoförü de şahittir, ki kendisinin de buna hayır diyeceğini zannetmiyorum zaten. Sayın Başkan, ben Hulusi Akar ile tüm zamanını geçiren, onun resmî, özel, her şeyiyle ilgilenen kişiydim. Artık öyle olmuştu ki, jest ve mimiklerinden ne istediğini anlayabiliyordum. Bu açıdan kendisini konuta bırakırken hal ve hareketlerinden, yüz ifadesinden rahat olmadığını ve tedirgin olduğunu net bir şekilde söyleyebilirim.” 

****

Aksini kimse söylemedi.

Çünkü Hulusi Akar hiç mahkemeye gelmedi. Bu iddialarla yüzleşmedi.

O gece yapılan bu toplantıyı ifşa eden başkaları da oldu. Başka yazanlar da…

Ama Hulusi Akar hiç birine cevap vermedi.

Tek bildiğimiz, rahatsız ve tedirgin bir ifade ile evine gitti.

Tabii gün orada bitmiyor.

Çünkü en uzun gün, o gün… Ve aslında zaten hiç kimse uyumuyor.

14 Temmuz’un 15 Temmuz’a karıştığı ‘o zemheri kış gününde‘, birilerinin güneşi batarken birilerine ‘gün doğuyor’.

Su bile uyurken Hulusi akıyor.

Sabaha karşı evine geçmesine rağmen normal mesai saatinde makamına geçiyor ve maiyetine İstanbul programını iptal ettiğini duyuruyor.

Hiç bir gerekçe söylemiyor.

Belli ki akşama çok yorulacaktır.

Aynı saatlerde Konya’dan yola çıkan bir MAK timi, çoktan İstanbul’a doğru yol almaktadır.

Akşam 7’de başlayacak düğünü basacak ve Hava Kuvvetleri Komutanı Ünal’ı alacaklardır.

16 Temmuz’da başlayacak denilen darbe, aslında 15 Temmuz’un akşamına programlanalı çok olmuştur.

Çünkü zaten 16 Temmuz diye bir tarih yoktur.

ahmetdonmez.net\\\\\\\'e Patreon ile destek olun..
Become a patron at Patreon!

1 Yorum

  1. Ahmet bey,

    14 Temmuz günü Özel Kuvvetlerdeki törene MİT müsteşarının katılmasını anlamsız gereksiz teamüllere aykırı bulmuşsunuz. Ama bu konuda bir açıklama yapıldı diye hatırlıyorum kim yazdı bilmiyorum ama mezun olan kursiyerler MİT mensubu. Mit kendi personeline özel kuvvetler eğitimi aldırmış. Bunu biri yazmıştı. Bunun yalan olduğunu düşünüyorsanız belirtseniz daha iyi olurdu yazıda.

    Hulusi ile Zekai Aksakallı anlaşabiliyor muydu? Altındaki bir komutan sonuçta zekai onun gözünde. Altlarındaki insanlara köpek gibi muamele yapar diye siz demiştiniz Zekai de ilk fırsatta Hulusi’yi 15 Temmuz’dan sorumlu tuttu. Görüşme de anladığım Hulusi ile Fidan arasında saatlerce olmuş. 3’ü birlikte görüşmüyor. 2’linin görüşmesine de çay isterler diye adam gönderen Zekai. İlginç demekki ne konuştuklarını bilmiyor rahatsız ediyor. Ya da bilmiyor numarası yapıyor akar ayrılınca da fidanla o baş başa görüşüyor.

CEVAP VER

Yorumlarınızı giriniz!
Buraya isminizi giriniz