AKP haklı mı çıktı?

Bazıları böyle diyor: “AKP’nin cemaate yaptıklarını meşrulaştırıyorsun!”

Bu tartışma konusu mu ki?

Şahsen benim için değil.

Bu bitmiş bir süreçtir, cevabı verilmiş ve kapağı kapanmıştır.

Hükmü verilmiştir.

AKP ve müttefikleri tarihin en büyük kitlesel kırımlarından birine imza atmışlardır ve atmaktadırlar.

Her türlü hukuksuzluğa başvurmaktadırlar.

Savaşta bile kadınlara ve çocuklara ilişilmezken doğumhanelerden lohusa kadınları toplamaktan bile ar etmeyen zavallılardır.

Mertçe kavga etme ahlakından bile yoksun güruh-u erazildirler.

Korkaktırlar.

Yalancıdırlar.

Acımasızdırlar.

Faşisttirler.

Katildirler.

İşkencecidirler.

Tartışma konusu mu?

Bence değil.

****

Yolsuzluk var mıydı? Dibine kadar vardı.

17 Aralık gerçek miydi? Gün gibi açık ve gerçekti.

Reza’nın önüne yatmışlar mıydı? Hem de sereserpe.

Zarrab, bu rüşvetleri itiraf etti mi? Hem de kalem kalem.

Erdoğan bir diktatör mü? 2018 yılında ne kadar olunabilirse o kadar diktatör.

Bu süreçte cemaat mensuplarına yaptıkları haksızlık mı? Yerden göğe kadar haksızlık.

Soykırım mı? 7’den 70’e.

15 Temmuz’da parmağı var mı? Parmağı yok, bütün azaları var.

Bunu aslında AKP’nin kurmayları da biliyor. Özel sohbetlerinde itiraf ediyorlar. Bazı kanaat önderleri de “Ama fena mı oldu?” diyor…

Bu kadar da düşükler.

Hukuk yok, adil yargılama yok, vicdan yok, insaf yok, adamlık yok…

Dolayısıyla bu kadar ‘yok’ içinden AKP’ye bir meşruiyet var edemezsiniz.

Bu yaptıklarında haksız oldukları nettir.

Benim için tartışmaya açık bile değil.

İnsanlık namına çoktan mahkum olmuşlardır.

Son olarak İngiliz mahkemesi Akın İpek davasında AKP’nin ve yargısının hukuksuzluklarını uluslararası kayda geçirmedi mi?

“Türkiye’de yargı bağımsız değil” demedi mi?

“Davalar siyasidir” demedi mi?

“Adil yargılama yok” demedi mi?

“Dosyalar boş, suçlamalar delilsiz” demedi mi?

“İnsan hakları risk altında” demedi mi?

Edirne’den öte tarafa hangi ülkenin mahkemesine gitse aynı kararlar çıkacaktır.

Dolayısıyla AKP’nin yaptıklarını meşrulaştırmak diye bir şey yoktur.

****

Kitapta hamile ve lohusa kadınları hapse atmak var mıdır?

Bebekleri zindana tıkmak var mıdır?

Çocukları annesi ile beraber kelepçeleyip parmaklık ardına göndermek var mıdır?

Kocasından dolayı karısını, babasından dolayı kızını, abisinden dolayı kardeşini tutuklamak var mıdır?

Mala çökmek, haydutluk etmek, yağma etmek var mıdır?

Sırf cemaate mensubiyetten dolayı insanlara ceza vermek neyin nesidir?

Savcı Okan Özsoy, daha ortada 15 Temmuz bile yokken, 2014 yılında “500 bin cemaat mensubunu gözaltına alırız” demedi mi?

Daha yargılama bile olmamışken Adalet Bakanlığı Müsteşarı, “FETÖ üyeleri için 50’den fazla yeni hapishane yapıyoruz” diye ‘müjde’ vermedi mi?

Bakan Nihat Zeybekçi, 15 Temmuz’un ilk ışıkları ile beraber, daha ortada hiç bir kanıt yokken bütün bir kitleyi kastederek, “Bir daha güneş yüzü göremeyecekler, bizi gebertin diye yalvaracaklar” diye ilan etmedi mi?

Damat Berat Albayrak, “Bunları gördüğünüz yerde boğazlayın” diye azmettirmedi mi?

AKP’li bir il başkanı, KHK’larla atılan binlerce insan için “Ağaç kökü yesinler” diye nefret kusmadı mı?

Ağzı çepel hocaları, “FETÖ’nün ganimetlerini tepe tepe kullanın” diye ‘fetva’ verirken kimileri “Karıları kızları bize helaldir” diye kapılara dayanmadı mı?

****

Bunların meşrulaştırılacak nesi var?

Bu kadar yamyamlığı ne paklayabilir?

Tablo bu kadar net iken bazı Hizmet Hareketi gönüllüleri neden yapılan her bir eleştiri karşısında, “AKP’nin yaptığı zulmü meşrulaştırıyorsunuz” diyor?

Bu yapılanların meşrulaşabilme ihtimali mi var ki?

Bunu diyenler ya AKP’nin yaptığı zulmün yeterince idrakinde değil ya da kendi haklılığından o kadar emin değildir.

Cemaatten bazı şahsiyetlerin işlediği suç ya da kabahat ne olursa olsun bugün yapılanlar bunun karşılığı olamaz. Hiç bir gerekçe bugün yüzbinlerce insana topluca kıyılmasını affettiremez ya da izah edemez.

Bu net.

Kadraj dışı.

Bu bir tahterevalli mi ki?

Ya aşağı ineceksin ya yukarı mı çıkacaksın?

Ya onu söyleyeceksin ya da bunu mu?

Ya siyah ya da beyaz mı?

İkisi bir arada olamıyor mu?

Yani bir yandan AKP iktidarının ve Saray yargısının mezalimine karşı çıkıp bir yandan da kendi muhasebeni yapamıyor musun?

****

“AKP’nin cemaate yaptıklarını meşrulaştırıyorsun” söylemi, açıkça işi minderin dışına çekmek, var olan sağlıklı bir tartışmayı demagoji ile boğmaya çalışmaktır.

“Konuşmayın, yazmayın, eleştirmeyin” demenin başka bir versiyonudur.

“Kolum kırıldı” diye itiraf etmenin sözde utancı, kırılan kolun yen içinde öylece kalmasının oluşturacağı acıdan da kemiğin yanlış kaynamasının yol açacağı hasardan da evla mı?

Öyle görenler az değil. Özellikle üst basamaklarda.

Oysa ben sadece şuna bakılmasını isterdim: Yazılanlar doğru mu, değil mi?

Kimileri bununla hiç ilgilenmiyor.

Hiç ilgisini çekmiyor.

Oraya hiç gelemiyoruz.

“Neden yazdın?”ı tartışmaktan, mevzuun özüne inemiyoruz.

Hatta yazdıklarının doğruluğu teyid edilse de sonuç değişmiyor. Bir şey farketmiyor.

Hadisenin kendisi veya aktörleri konuşulması gerekirken yazan konuşuluyor.

“Birileri katliam planı yapsın ama sen yazma!”

“Yakalansalar da yazma!”

“Suçüstü olsalar dahi yazma!”

“Yaptıkları yanlarına kalsa da yazma!”

“Bizim içimizden darbeye yeltenenler olursa yine yazma!”

“Hepimizi tuzağa düşürüp koca bir camiayı uçurumdan aşağı yuvarlayanlar çıksa bile sen yazma!”

****

Pardon da niye?

Klişe kapalı grup davranışları değil mi bunlar?

Peki bir dini camiada bu kadar çok yazılmaması gereken şey olabilir mi?

Sen bir iyilik hareketi olarak, bir barış hareketi olarak, hoşgörü hareketi olarak arz-ı endam ediyor ve dünyaya kendini öyle tanıtıyorsun; ama içinde bir sürü yazılmaması gereken şey olabiliyor, öyle mi?

Bunu kendine nasıl izah ediyorsun?

Bir takım mayınlı sahaların olduğu, çetrefilli noktanın olduğu, soru işaretinin olduğu bir yapının sıhhatini, evrensel iddialarını tartışmıyor da bunların yazılmasını tartışıyorsan sen zaten iddialarından vazgeçmişsin demektir.

Ya da belki hiç taşımamışsındır…

Koca okyanuslardan fevc fevc dalga devşirdiğini söyleyip de aslında küçük bir leğende kulaç mı atıyormuşsun?

Oysa kendini ‘bab-ı ihya’ görüyorsun.

  Gel gör ki kimileri ‘ifna’ etmekle meşgul.

Katliamın konuşulduğu bir yerde cinayet planını ya da failleri konuşmak yerine yazanı konuşmak, kronik bir hastalık belirtisi değil de nedir?

****

“Böyle bir süreçte, bu kadar zor günler yaşanırken bunlar yazılır mı arkadaş!” diyor bazıları.

Ama ağzından bir gün de “Böyle bir süreçte, bu kadar zor günler yaşanırken bunlar yapılır mı arkadaş!” çıkmıyor. “Bunca insan inim inim inlerken, herkesin kendi küçük kıyameti kendi dünyasını hercümerç ederken acılara yeni acılar ekleyecek hainlikler yapılır mı arkadaş!” desene bir gün de!..

Çünkü bazı insanları, yapılması, yazılması kadar rahatsız etmiyor.

Çünkü bunlara göre en büyük kabahat, mahreminin ayan edilmesidir. Kendini çırılçıplak hissediyor. Velev ki onun mahrem gördüğü şey, yıkımına neden olacak enva-i mevt bir hastalık olsa dahi…

Hülasa; “AKP’nin zulümlerini meşrulaştırıyorsun” söylemi aslında altı boş bir demagojiden ibarettir.

O hiç bir zaman meşrulaşmaz, merak etmeyin.

Siz kendi içinizde gayrı meşru bölgeye kaymamaya bakın.

ahmetdonmez.net\\\\\\\'e Patreon ile destek olun..
Become a patron at Patreon!

8 YORUMLAR

  1. Ülkenin “her yönüyle en eğitimli kesimi” algısı da yıkılmış oldu böylece..Bunda da bir hayır vardır diyelim mi.?

  2. Son süreçle birlikte pekçok yıldızın(!) çoktan sönmüş olduğunu ve de bunlardan karadelikler oluştuğunu müşahade ediyorum.

CEVAP VER

Yorumlarınızı giriniz!
Buraya isminizi giriniz